Diğer Kutsal Kitaplar Neden Bozuldu
Neden Kur-an harici diğer kutsal kitaplar (Tevrat, Zebur ve İncil) korunmamış ve zamanımıza tahrif edilerek ulaşmışlardır?
Yüce Allah (cc) bu emirlerinin de muhafazasını garanti edemez miydi?
Yüce Allah tarafından tüm insanlık alemi için son kitap olarak Kur-an’ı Kerim gönderilmiş ve hiçbir değişikliğe uğramadan kıyamete kadar orijinalliğini koruyacağı yine Allah tarafından garanti edilmiştir.
Bunu ayet olarak Kur-an’da şu şekilde okuyoruz.
“Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz.” (Hicr Suresi 9. Ayet)
Tüm insanlara rehber ve önder olarak gönderilen son Peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.s) kadar birçok peygamber gelmiş ve bunların birçoğuna kitaplar, sahifeler, emirler verilmiştir Yüce Allah (cc) tarafından. Hz. Muhammed’e indirilen Kur-an gibi, İncil, Tevrat ve Zebur da Allah tarafından gönderilmiş ilahi kitaplardır. Ancak Kur-an harici diğer kitap ve sahifeler gibi bu 3 büyük kitap da günümüze ulaşmamış veya tahrif edilerek kısmen ulaşmışlardır.
Pe ki neden Kur-an harici diğer kitaplar korunmamış ve zamanımıza tahrif edilerek ulaşmışlardır?
Yüce Allah neden bu emirlerinin de muhafazasını garanti etmemiştir?
Bu soruların akla gelmesi ve sorulması gayet normal ve doğaldır. Pe ki bunun cevabı nedir? Bu hususta herhangi bir delil var mıdır? Gelin birlikte bunun üzerinde düşünüp cevaplarını istişare edelim.
Daha önceki peygamberler, belli kavimlere ve belli bir süre için gönderilmişlerdir. Onlara gönderilen kitaplar da sadece o kavimler ve belli bir süre için geçerli olmuştur. Zira insanlığı tekâmül süreci, yani fiziksel ve zihinsel olarak evrimi devam ediyor ve halen tamamına (tekamüle) ermemişti.
Yüce Allah (cc), rehber olarak gönderdiği peygamberler ve kitaplar ile insanlara, fıtratlarına en uygun şekilde yaşayabilme yol ve yöntemlerini göstermiştir. Zaman ve mekanlara bağlı olarak insanların ihtiyaçlarını en iyi bilen, onları yoktan var eden Yüce Allah’tır. Onlara hayatı zorlaştırmak için değil, bilakis daha kolay ve yaşanılır kılmak için kitaplar ve peygamberler göndermiştir.
Hz. Muhammed (s.a.s), bütün zamanlar ve mekanlar için gönderilmiş son peygamberdir. Ondan sonra peygamber gelmeyeceğine göre, eğer Allah O’na verdiği Kur’an’ı korumasaydı, daha sonraki asırlarda gelen/gelecek insanların doğru yolu bulmaları, fıtratlarına uygun olanı yaşamaları mümkün olmazdı.
Hz. Muhammed’den önce gelen peygamberler ve onlar gönderilen mesajlar ise daha lokal ve o zaman ve mekânda yaşayan insanların özel durumlarına yönelik mesajlar içermekte, rehberlik etmekteydi.
İlahi ve son kutsal kitap olan Kur-an’a inanan Müslümanlar, Hz. Musa, Hz. Dâvud ve Hz. İsa Aleyhimüsselâm'a, Tevrat, Zebur ve İncil adını taşıyan İlâhî kitapların gönderildiğine ve bu kitapların hak ve tevhid dinine aykırı hiçbir hüküm taşımadığına inanır.
Fakat ne var ki, bu kitaplar/sahifeler asıllarına uygun olarak muhafaza edilmemiş ve tahrif edilmek suretiyle bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Bu tahrifatların mümkün olabilmesinde elbette ki bizim bildiğimiz veya bilmediğimiz birçok hikmetler vardır. Yüce Allah (cc) isteseydi tıpkı Kur-an gibi onlarında asıllarına uygun muhafazasını garanti ederdi. Demek ki bugün yaşayan ve gelecekte yaşayacak insanlar için en faydalı, en uygun ve tek rehber ancak Kur-an’dır ve Kur-an olacaktır. Kur-an’ın indirildiği zamana dek gönderilen ilahi mesajların, bugünün ve geleceğin insanına hitap etmesinde eksik kalan bazı hususlar vardı ve onlar Kur-an ile tamamlandı. Dolayısıyla onların muhafazasına gerek kalmadı. Tahrif edilip halen kullanılıyor olmaları ise tamamen bir imtihan vesilesidir. Nasıl ki yeni bir versiyonu çıkan herhangi bir aletin eskisini kullanmayı terk ediyorsak aynı şekilde o tahrif edilmiş kitapların da terki gerekmektedir.
Şöyle bir örnek ile sanırım daha da anlaşılır kılabiliriz bu durumu. Cep telefonlarının icat edildiği ilk zamanlarda sadece basit arama ve yazılı mesajların gönderilmesi fonksiyonlarına sahiplerdi. O zamanlar için insanların ihtiyaçlarını fazlası ile karşılıyordu. Ancak bugün cep telefonları daha bir fonksiyonel hale geldi, getirildi. Bu gelişimler elbette ki insanların ihtiyaçlarından bağımsız düşünülemez. Demek ki insanoğlunun ihtiyaçları doğrultusunda sahip olması gereken, ya da sahip olduğu alet, edevatlar değişebiliyor. Tıpkı bunlar gibi ihtiyaç duyduğu ilahi rehberliğin muhteviyatı da bir değişim ve gelişime ihtiyaç duyar, duyuyordu. Bu da Kur-an ile kemale erdi. Çalışır durumdaki eski model bir telefon halen insanoğlunun konuşma ihtiyacını karşılayabilir. Ancak görüntülü konuşmasını sağlayamaz. Bu sebeple bu çağın insanı nasıl ki teknolojik akıllı bir telefona ihtiyaç duyuyorsa, aynı şekilde tahrif edilmiş diğer kitapların yerine Kur-an’ın rehberliğine ihtiyacı vardır. Tahrif edilmemiş nüshaları olur da bir gün bulunsa dahi Kur-an öncesi indirilen ilahi mesajların bugünün insanın ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalacağını düşünüyoruz. Tabi ki Allah (cc) en doğrusunu bilir.