Dert, Tasa, Hastalık Kalmasın. Herkes Mutlu Olsun
Hıristiyanlık inancına göre vaftiz edilen kişinin geçmiş günahlı hayatı ölür ve yeni kutsal hayatı başlar. Yetişkin bireylerin yaşadıkları bazı şeyler günah olarak değerlendirilip vaftize tabi tutulmalarında bir mantık olabilir.
Peki yeni doğmuş bebeğin vaftizlik ne günahı olabilir ki?
Bundan bir Müslüman olarak bize ne? diyenleri duyar gibiyim.
Derdimi anlatayım da dert olup olmadığına siz karar verin.
Müslümanlar olarak bu dünyaya imtihan olmak üzere gönderildiğimize iman etmişiz.
Amellerimizin vasfı olan günah ve sevaplar bireyseldir.
Yani hiçbirimiz başka birinin günahının cezasını ne bu dünyada ne de ahirette çekecek değiliz.
Bunu zaten biliyoruz. Ancak bildiğimiz halde bazı modern batı, sözde bilim-ilim akımları ile karşılaştığımızda unutuveriyoruz bu ilkelerimizi. Onların rüzgarı ile savrulup yuvarlanıyoruz maalesef.
Pisikolojik ve patalojik hastalıkların alternatif tıp adı altında tedavi edilebileceğini savunan bazı batı kaynaklı akımları, inanç dünyamıza bir dinamit mahiyetinde sinsice yerleştiğini, yerleştirildiğini düşünüyor ve endişeleniyorum.
Bir evladın hastalığı, sağlığı, duygu ve düşünce dünyası, tutum ve davranışları özellikle küçük yaşlarda ailesi, ebeveynleri için, tüm hayatı boyunca da kendisi için de bir imtihandır. Müslümanlar olarak bunu bilir ve her halükarda sabreder, şükreder, hamd ederiz. Zira her şeyi yoktan var eden Yaratıcımızın yaşattığı her şeyin güzel olduğunu, bir sebebi olduğunu biliyor ve buna inanıyoruz.
Peki anne-baba veya yedi ceddinin işleyip sakladığı bir haltın, hatanın, bedelini neden masum bir evlat ödesin? Onunla imtihan olsun.
Büyük büyük nenesinin uğrayıp sakladığı taciz, tecavüz veya dedesinin işleyip sakladığı cinayet sebebiyle bir çocuk hastalanıyor, kekeme oluyor, konuşamıyor ve bu hastalık ile imtihanda gösteremediği sabır sebebiyle cehenneme gidiyor. (Evrene isyan...:))
Burada suçlu kim? Çocuk mu? Yoksa artık bu dünyada dahi olmayan büyük büyük dede, nene veya bilimum akrabayı talukat mı?
Eğer ceddin günahından evlat sorumlu olacaksa, onların yaptıklarından evlat muzdarip olacaksa, iman ettiğimiz Allah'ın adaletinin neresine koyacağız bunu.
Her şeyi kontrol eden, yol veren, mesaj gönderen bir evrene inanılıyorsa bu bir problem teşkil etmeyecektir. Zira bu vb. kuramların, terapistlerin ahiret gibi bir ötesi, imtihan gibi bir derdi yok. Evren ile ilişkileri bu dünyadan ibaret. Dolayısıyla bununla meşgul olmalarında bir beisleri yok.
Ya bizim?...