Filistin'li Şair İbrahim Nasrallah'ın Şiiri
Filistin’li şair İbrahim Nasrallah tarafından kaleme alınan ve Ayçin Kantoğlu tarafından Türkçeye çevrilen muhteşem bir şiir. Sanırım Gazze’yi, Filistin’i, orada yaşayan ve yaşananları anlamak ve anlatmak kelimelerle ancak bu kadar güzel ve etkili bir şekilde dile gelebilir, getirilebilirdi.
Buyurun o muhteşem şiiri bir de siz okuyun ve hissedin.
***
Şairimiz Ebu Kasım Eş-Şabbi bir gün şöyle dedi;
Kim sevmez dağlara tırmanmayı,
Kim sevmez sonsuza kadar kayalıklar arasında yaşamayı.
Çok şey var da… Ama sadece pek azını istiyorlar burada.
Günün uyanmasını mesela ve gülüşünü bir çocuğun,
Atıyor kalbi hayatın ve geçiyor bir gün daha,
Tükeniyor ömür zamanda.
Ve bir buğday, hurma ağacı kadar büyümeye niyetli,
Niyetli büyümeye daha da yukarıya.
Ve küçük bir nehir, tepeye tırmanmanın hayalini kurmakta.
Çok şey var da… Ama sadece pek azını istiyorlar burada.
Bir kız, güzel bir gömlek ve bir çiçekle süslüyor buluşmasını.
Ve sakıncası da yok.
Tabii buluyorum ağaçların, yeşilin tadını çıkarmasını,
Bir avuç gölgenin de yoktur sakıncası.
Çok şey var da… Ama sadece pek azını istiyorlar burada.
Öğle vakti miskinlik edecek bir deniz kenarı,
Köylü bir kadın kıskanıyor ağustos ayında denizde yüzen balıkları.
Bu sonsuzluğun içinde sebepsiz yere oradan oraya uçan bir kuş şarkı söylüyor kanatlarıyla.
Ve sadece kanat çırpmak vardı başlangıçta…
Tekrar diriliş gerçekleşene kadar, kanatlardır kalacak olanlarda.
Çok şey var da… Ama sadece pek azını istiyorlar burada.
Basit bir düğün fotoğrafı ve düğün şarkısı,
Ve uzun bir gün…
Hayır ihtiyaç duymadan bir kahramana,
Kalbe bal akıtan bir şarkı…
İki genç aşığın arasında gidip gelen sevgi dolu mektupları…
Korkunç haberler ve belgeler doldurmadan satırlarını…
Çok şey var da… Ama pek azını istiyorlar burada.
Bir baba akşam gülerek dönse ailesinin yanına,
Ve tatil günü öğlene kadar tembellik etse, yatsa ya…
Otursa beş kız çocuğu doğurmuş bir ana, 40 yıllık verandasında.
İki şehit var ama omuzlarında, kıpırtısız durmakta.
Bekliyorum o günü. Utanmadan ağlayabileceğim günü, gözyaşlarıyla.
Çok şey var da… Ama sadece pek azını istiyorlar burada.
Yaşlı bir büyükanne masal anlatıyor, küçük torunu yanı başında…
Bu yaşa kadar göstermedi yüzünü hiçbir doktora.
Hiç ilaç da almadı kavuşmak için şifaya…
Bir zeytin ağacı gibi durur tarlada…
Düşer daha horozlar ötmeden umudun yollarına.
Bir atasözü gibi dikilir karşınıza.
Çok şey var da… Ama sadece pek azını istiyorlar burada.
Arzuları tırmanmaktır bir ulu dağa.
İbrahim Nasrallah