Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.s) nazil olan Kuran-ı Kerimin ilk ayetleri
Yüce Allah’ın (c.c.) son Elçisi/Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s), kendisine vahiy inmeden önce sık sık Mekke’de bulunan Nur dağındaki Hira mağarasına gider, orada günlerce, gecelerce yalnız kalırdı. İçinde bulunduğu putperest toplumun inanç ve yaşam biçiminden rahatsızlığının bir eseri olarak gerçekleşen bu inzivalarda muhtemelen hem kendisi hem de çevresindeki herkes için bu kötülüklerden korunmaya dair çareler ve çözüm arayışları ile derin tefekkürlere, düşüncelere dalardı. Kâinatı ve içindeki her şeyi yaratanın insan yapımı putlar olamayacağını düşünüp, tek olması zorunlu olan O yaratıcının büyüklüğü ve eserleri hakkında müşahede, mukayese ve muhasebeler yapardı.
İşte yine böyle bir inziva esnasında, 40 yaşında iken, vahiy meleği Cebrail (a.s.) aracılığı ile Yüce Allah (c.c.) Alak Suresinin ilk 5 ayetini kendisine iletmiş/indirmiştir.
Alak, insanın yaratılış safhalarından olan, erkeğin spermiyle döllenmiş dişi yumurtadan bir hafta zarfında oluşan hücre topluluğunun rahim cidarına asılıp gömülmüş şeklini ifade eder.
Bu sureye aynı zamanda "İkra suresi" de denir. Mekke'de inmiştir; 19 ayettir. İlk 5 ayeti, Kur'an'ın ilk inen ayetleridir.
Buyurun hep birlikte bu 5 ayetin mealini (anlamını) okuyalım.
Bismillahi-rahmani-rahim.
- 1-Yaratan Rabbinin adıyla oku!
- 2-O, insanı “alak”dan yarattı.
- 3-Oku! Senin Rabbin en cömert (nihayetsiz kerem sahibi) olandır.
- 4-O, kalemle yazmayı öğretendir
- 5-İnsana bilmediğini öğretendir
Bu ayetleri okuduğumuzda da görüyoruz ki Hz. Muhammed (s.a.s) zaten kâinat ayetlerini okuyordu (müşahede ederek, gözlem yaparak), okumaya çalışıyordu. Ama kimin adına ve nasıl okuyacağını bilmiyordu. Yüce Allah (c.c.) ona kimin adına okuması gerektiğini söyledi. İnsanın ne olduğunu, nasıl yaratıldığını ona bildirdi. Kendisini ona tanıttı. İnsanlara olan ikramlarından, onlara sunduğu imkanlardan bahsetti. Hz. Cebrail’in (a.s.) aracılığı ile bu beş ayete muhatap olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s) omuzuna yüklenen sorumluluk ve yükünün ağırlığını hissedercesine korku ve şaşkınlık içinde evine, Hz. Hatice (r.a) annemizin yanına koşmuş ve beni ört demiştir.
Bu ayetlerin inmesinden sonra vahiy bir süre kesilmişti ki bu süreye “fetret dönemi” denir. Daha sonra Müddessir süresinin inmesiyle fetret dönemi sona ermiştir.