Miraç; İnsan kanatsız bir kuştur
Büyük kısmı patika olan yoldan Ford marka minibüsle, yaklaşık olarak 5 saat sürüyordu köyümüze en yakın köyden Erzurum’a zorunlu ve hayati yolculuklar. Sabah erken saatte yola koyulan minibüse yetişebilmek için bir gün önceden, o köye atlar ile gidip misafir olarak gecelemek gerekiyordu. Bu şekilde Erzurum’a gidip gelmek en erken 4 gün içinde ancak mümkün olabiliyordu.
Tekerlekli ve motorlu araçlarla ulaşımın sadece ilçe ile Erzurum şehir merkezi arasında mümkün olduğu, kadınların birçoğunun hayatında bu aracı hiç görmediği, erkeklerin ise askere giderken hayatında belki de birkaç kez bindiği, görenlerin geceler boyu anlatımlarına konu olan zamanları gören ve bilen rahmetli nenem için bu dört günlük seyahat gerçekten inanılmaz bir şeydi ve bunu ancak şeytan işi olarak tanımlayabiliyordu.
Tabi sonraları yeni ve daha kısa yollar yapıldı. Yolun asfaltlı olan kısmının uzunluğu arttırıldı. Minibüsler daha modern ve yaygın hale geldi. Erzurum’a bizim köyden, yani evin önünden gidip gelmek aynı gün içinde ve birkaç saatte mümkün hale geldi. Kısacık hayatında bu hızlı değişim ve gelişimi gören nenem, herhangi bir yere veya Erzurum’a gidip geldiğimizde bize hep şunu derdi. İnsan teyré bé baske. Yani İnsan kanatsız bir kuştur.
Merak ediyorum acaba nenem bugünleri görseydi ulaşımda yaşanan onca değişim ve gelişimi acaba nasıl tanımlardı.
Örneğin insanların 5 dakikalık uzay yolculuğunda bizim köyden Erzurum’a gidip gelmek kadar mesafe kastettiklerini duysaydı acaba mucize olarak adlandırır mıydı? Malum geçtiğimiz yaz aylarında ilk kez gerçekleşen uzay seyahatlerinde gidiş-geliş yaklaşık toplam 200 kilometrelik yolculuk sadece 5 dakika sürmüştü.
İnsan yapımı bir uzay aracı olan ve güneşe doğru 2018 yılında fırlatılan Parker uzay aracı, saniyede 150 kilometre hıza ulaştı ve kendisine ait rekoru geliştirerek tekrar kırdı.
Mekke ile Kudüs arası mesafe karadan 1.500 kilometredir. Teknolojideki gelişmelerle bugün insanlı uzay aracıyla 38 dakika, insansız uzay aracıyla 10 saniyede gidilebilir bir mesafe yani. İşte bu mesafenin bir gecede, yataktaki sıcaklık soğumadan, katledilmiş olmasını Mekke’deki müşrikler anlayamıyor, sorguluyor ve dalga geçiyorlardı. Bugünden o güne baktığımızda o insanların böyle bir gidiş-gelişi anlayamamasını elbette anlayabilir hatta anlayışla karşılayabiliriz. Ancak mevzu sadece o mesafenin nasıl geçildiği ile alakalı değildi. Mevzu Allah’ın kulu, elçisi ve peygamberi olan Hz. Muhammed’in (s.a.s) söylediğine ve getirdiği mesaja inanma, iman etme meselesiydi.
Maalesef benzer bir inanç sorununu bugün de yaşıyoruz. Ancak bu kez kafir ve müşriklerden ziyade bizatihi Müslüman ve Müfessirler nezdinde yaşıyoruz. Mucize (yaşandığı yer ve zamanda anlaşılması imkânsız, sonraki zamanlarda anlaşılması mümkün olan veya hiçbir zaman anlaşılamayacak olan olağanüstü olay, olgu) kavramının Kur-an’da olmadığını, Allah’ın elçilerinin insanlara mucizeler getiremeyeceğini, gösteremeyeceğini ispat edebilmek için okuduklarına ve mantıklarına attırmadıkları takla kalmadı, kalmıyor. Bunu en bariz örneğini de İsra ve Miraç olaylarının geçtiği İsra suresinin 1. Ayeti ve Necm suresinin ilk 18 ayetinde görebilmekteyiz.
Yukarıda gayet basit ve gerçek bir örnekle izaha çalıştığım üzere, insanların kısa bir zaman içinde dahi değişen imkanlar ile yaşananları anlaması, anlamlandırması çok çabuk değişebiliyor. Dün birilerine mucize olan şey bugün bize mümkün olabiliyor. Ya da bugün bizim hala anlamlandıramadığımız birçok şey yarın başkalarına anlamlı hale gelebilir. Dolaysıyla inkara çaba sarf etmekten ziyade inanmaya odaklanmak gerekir.
Kur-an’ı Kerimde Yüce Allah’ın elçilerine bahşettiği birçok olağan üstü (mucize) olay ve olgudan bahsedilmektedir. Bir kısmını bugün anlamamız ve anlamlandırmamız daha bir mümkün hale gelmiştir. Belki birçoğunu da hala anlamamız, anlamlandırmamız mümkün değil ve olmayacaktır. Ancak bu hiçbirimize, bunların yaşandığını inkâr etme hakkını vermez, veremez. Allah’u alem deyip inanmaktır mesuliyetimiz.
Yüce Allah (cc) Kur-an’daki tüm mucizeleri, imanlarımızı arttırmaya vesile kılsın.
Ali Bilmez