TAZE ÖLÜ BEKLEYEN ESKİ MEZARLAR
Necip Fazıl Kısakürek “Beklenen” isimli şiirinde şöyle der.
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Erzurum’da kışa hazırlık için kazılan mezarları görünce aklıma geldi bu şiir. Hastanın ızdırabı, mezarın sabırsızlığı ve şeytanın günaha dair iştahı. Bu üç bekleyen ve beklentilerinin şiddeti ile kendi beklentisinin büyüklüğünü izah ediyor Necip Fazıl Kısakürek.
Şairin de değindiği üzere taze ölüyü sabırsızlıkla bekler mezarlar. Ancak Erzurum’da bu görüntü galiba bu şiirde söylenenin ve bu yöndeki kanaatin aksini söylüyor. Kışın toprak olabildiğince sertleşiyor ve kazılamayacak dereceden donuyor. İşte bu zahmeti ortadan kaldırmak için Erzurum’da her yıl kış gelmeden 800-900 tane mezar kazılır ve hazır bekletilir. Her ne kadar büyük şehirlerde mezar yerleri çok önceden satın alınıp ölüm ve ölü için bekletiliyorsa da, son zamanlara kadar insanlar gömülecekleri yerler üzerinde bu kadar düşünmüyor, plan program yapmıyor, tapu senet işlerine girmiyorlardı. Zira Allah’ın arzı geniş ve nerede ölüp gömüldüğünden ziyade nasıl ve ne üzere ölündüğü önemsenirdi.
İslam inancına göre asıl olan, cesedin muhafazasının öncelenmesi değil ruhun arındırılıp yüceltilmesidir. Elbette ki ceset ruhu taşıyan ambalajdır ve bu sebeple değerlidir. Ancak hiç bir zaman ruhtan daha değerli ve öncelikli değildir. Ruhun hatırına en güzel şekilde muhafaza edilir ve ruh ondan ayrıldığında, ruhun hatırına toprağın derinliklerine terk edilir ki dışarıdan gözle görünün başka her hangi bir zarara, ziyana, saldırıya uğramasın.
Nasıl ki ceset yoktan var edildi ise, onun tekrar diriltilmesi de ondan daha kolay olacaktır. Cesed için mekan ve zaman sınırları olsa da ruh için mekan ve zamanın sınırları yoktur. Belki de o yüzdendir ki insanın ruhu hep gençtir.
Mezarlar önceden kazılıp eskitilse de, ölüye ve ölüme dair beklentileri hep diri olacaktır. Her birimiz için her an bir mezar, her hangi bir yerde, tüm tazeliği ile beklenti içindedir. İşte bu bilinci her daim muhafaza etmeli ve ona göre yaşamalıyız.
Rabbim akıbetimizi hayr etsin. İman üzere sahip olduğumuz bu dünyada ki cesedimizden ayrılmayı nasip etsin.