Sosyal Medyayı Okumak
Okumuyoruz.
İsmine inat o-ku-mu-yo-ruz.
Ya beğeniyor, ya paylaşıyoruz. Çoğu zaman neyi izlediğimiz veya okuduğumuzun da farkına varmadan, ilgili platformların en büyük silahı olan akışlara kapılarak en değerli sermayemiz olan zamanımızı israf ediyoruz.
Ama kesinlikle OKUMUYORUZ.
Okumak sadece metinlerle alakalı bir kavram değildir. Görüntüler ve sesler de okumanın birer nesnesi konumundadır. Sesler ve görüntülerin takibi daha az çaba gerektirdiğinden genellikle de bunlara kendimizi daha çok kaptırıyor veya bilinçli olarak maruz bırakıyoruz.
İçinde yaşadığımız kainat gibi, içine gümüldüğümüz sosyal medya mecralarını da okumuyor, anlamıyor, anlamak için bakmıyoruz.
Yüce Allah’ın (cc) bizlere hayat rehberi olarak gönderdiği Kur-an’ın ilk inen ayeti “Oku”dur. Bu ayetin nuzulünde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s) ben okuma bilmem demiş ve neyi nasıl okuyacağı da hem O’na hem de tüm inananlara açıklanmıştır.
“Yaratan rabbinin adıyla oku!” (Alak Suresi 1. Ayet)
Sorumluyuz.
İzlediklerimizden sorumluyuz.
Harcadığımız her nefesten olduğu gibi, beğendiğimiz ve paylaştığımız herşeyden de sorumluyuz.
Hatta izleyip veya okuyup faydasına inandığımız şeyleri paylaşmamaktan, yorumlamamaktan ve hayatımıza tatbik etmemekten de sorumluyuz.
Sorgulanacağız.
Paylaştıklarımızı doğruluk, iyilik, faydalılık eleklerinden geçirip, süzmüyoruz.
Birilerine hayran olup, peşin sıra sürünüyoruz.
Sormuyoruz kendimize.
Manşetler mi yoksa mahiyetler mi bizim için önemli?
Haklılık ve Doğruluk kriterimiz var mı?
Gördüklerinizin, beğendiklerinizin, paylaştıklarınızın yüzde kaçı için ACABA? diyoruz.
Lütfen kendinizi paylaşıma açın.
Gözlerinizi ve gönüllerinizi açın.
Birilerinin amaçsızca paylaştıklarını yaymaktansa, siz bildiklerinizle yorumlar yapıp paylaşın.
İnanın işte o zaman, yanlı, yalanlı bir çok kirliliğin yayılmasına sebep olmadığınız için daha az sorumluluk sahibi olacak, daha huzurlu olacak, taşıdığınız yük hafifleyecek, üretmenin hazzını tadacaksınız.